Kulaklarınızın sadece kuş ve rüzgar sesini duyabileceği bir yer hayal edin. Öylesine sakin ve bakir… “Yeşilin binbir tonu” kelimesinin can bulduğu yerdeyiz, Kazdağları’nda… Motorun üzerinde ilerlerken gördüğüm manzaraları aklıma kazımayı öyle istiyorum ki… Hasretim çünkü. Yeşile, doğaya, sessizliğe. Gri ve kasvetli binalara alışmak zorunda bırakıldık. Bundandır bayram etmesi gözlerimin, huzur bulması ruhumun…
Aylardan mayıs, hava bir açıyor, bir kapatıyor. Yağmur ha yağdı, ha yağacak derken çam ve zeytin ağaçlarının kokuları eşliğinde gidiyoruz. Sanki ağaçların hepsi birleşmiş, aromatik bir koku yayıyor etrafa. Assos’tan ayrıldıktan yarım saat sonra ilk durağımız olan Adatepe Köyü’ne varıyoruz. Bizi bekleyen büyüleyici güzellik ile buluşmanın heyecanıyla doluyuz.
Yeşillikler Arasında Bir Cennet: Adatepe Köyü
Yazının İçindekiler
Adatepe, Çanakkale’nin Ayvacık ilçesine bağlı 450 haneli güzeller güzeli bir köy. Son yıllarda sıkça duyar olduk adını Adatepe’nin. Bir tatlı huzur almaya gelenlerin uğrak noktası olan Adatepe’ye özel turlar bile düzenleniyor. Çanakkale’ye 100 kilometre, Ayvacık’a ise 35 kilometre uzaklıkta bulunan Adatepe, Kazdağları’nın yamaçlarına kurulmuş oldukça özel bir köy. Dört bir yanı zeytin ağaçları ile çevrili köyün mazisi ise Troyalılar’a kadar uzanıyor.
Adatepe Köyü Troyalılar’dan başlayarak Osmanlı İmparatorluğu’na kadar köklü bir geçmişe ev sahipliği yaparken köydeki her bir ev hatıraların izlerini taşıyor. Selçuklu Dönemi’nden itibaren Türklerin yerleşmeye başladığı Adatepe Köyü 19. yüzyılda Midilli Adası’ndan göç eden Rumlara da yuva oluyor. Uzun yıllar Türklerin ve Rumların kardeşçe bir arada yaşadığı Adatepe Köyü’ndeki evler hem Rum hem de Türk mimarisinden izler taşıyor.
Kurtuluş Savaşı sonrasındaki Nüfus Mübadelesi nedeniyle Adatepe Köyü’nde yaşayan Rumlar göç etmek zorunda kalıyor. Rumlardan boşalan evlere ise Girit ve Midilli’de yaşayan Türkler yerleşiyor. Ancak bu göç köy için son olmuyor. Zeytinyağı fabrikaları, kunduracıları, bakkalları, manavları ile son derece zengin bir köyken 1950’li yıllarda parti sorunları ve istikrarsızlık nedeniyle köy halkının yarısı Adatepe’yi terk ediyor. 1960 ve 70’lerde ise sahil kesiminde yer alan Küçükkuyu’nun ticari faaliyeti ele geçirmesiyle köy tamamen boşaltılıyor.
Adatepe’nin yıldızını parlaması ise 1980 yılında bir grup şehirlinin burayı keşfetmesi ile başlıyor. Eski evlerin tek tek alınıp restore edilmeye başlamasıyla kısa sürede köy adını tekrar duyurma fırsatı buluyor. 1989 yılında ise Adatepe Köyü SİT alanı ilan edilerek bu hali ile korunmasına dair önemli bir adım atılması sağlanıyor. Adatepe Köyü bugün Türkiye’nin en iyi korunmuş köylerinden biri. Geçmişte Türk ve Rumların bir arada yaşadığı Adatepe’de bugün köylüler ve şehirliler uyum içerisinde aynı havayı soluyor.
Köye girer girmez heybetli bir çınar ağacının yanı başına kurulmuş köy kahvesi karşılıyor bizi. Köyün taş yollarından yukarı çıkmaya başladıkça gördüğüm evlerinin güzelliği karşısında adeta büyüleniyorum. Pembe zambaklar arasına saklanmış taş evler nostalji yolculuğuna davet ediyor. Adatepe’de Rumlardan kalan 500’e yakın ev aslına uygun olarak restore edilmiş. Hepsinin büyük avluları, kocaman bahçeleri var. Köyün yukarılarına doğru çıktığınızda keçiler, kuzular, tavuk ve horozlar çıkıyor karşımıza. Adeta hoşgeldiniz dercesine bir süre yanımızda durduktan sonra usul usul ayrılıyorlar.
Tarih ve doğanın iç içe geçtiği güzel Adatepe’de tarım ve hayvancılık en önemli geçim kaynağı. Buna son yıllarda köye yapılan yatırımlarla birlikte az da olsa turizm katkısını da eklemek mümkün. Köyde sadece dört tane konaklama tesisi bulunuyor. İda Blue ve Hünnaphan ise en gözde Adatepe otelleri arasında. Günübirlik gelmemiş olsak kesinlikle birkaç gün burada kalıp bu huzurlu havayı daha fazla solumayı isterdim.
Zeytin ağaçlarının mis gibi kokusu eşliğinde yürürken yolumuz Hüseyin Meral Zeytinyağı & Sanat Evi’ne çıkıyor ve daha önce duymadığımız bir kavram olan “zeytin sütü” ile tanışıyoruz. Tek tek elle toplanan zeytinlerin taş değirmenlerde ezilip temizlenmesinin ardından bir yıl boyunca özel tanklarda saklanan zeytin sütü, 100 kilo zeytinden sadece birkaç kilo elde edilebiliyor. Bu nedenle oldukça değerli. Adatepe Köyü’nde yaşamaya başladıktan sonra zeytinciliğe merak salan Hüseyin Meral’in tutkusu ile ortaya çıkan zeytin sütü aynı zamanda bir şifa deposu. Adatepe’ye yolunuz düşerse uğramanızı tavsiye ederim.
Köyün taş yollarını arşınlayıp yorulduktan sonra kısa bir mola vermek için kır kahvesine oturuyoruz ve kendimize buz gibi bir karadut suyu söylüyoruz. Ev yapımı karadut suyunu içerken burada yaşayanların ne denli şanslı olduğunu düşünmeden edemiyorum. Büyük şehirlerin kalabalığı, kirli havası ve trafik gürültüsünden sonra insan burada kuyuya düşmüş gibi olmaz mı hiç? Umarım Adatepe Köyü bu güzelliğini, bakirliğini ve sakinliğini uzun yıllar boyu korumaya devam eder. Bize de ruhumuzu huzura erdirmek için sığınacak bir liman olur.
Manzara Sevenlere Özel: Zeus Altarı
Kalbimizi Adatepe’de bırakıp yanı başındaki Zeus Altarı’na doğru yola koyuluyoruz. Zeus Altarı Adatepe’ye 800 metre uzaklıkta yer alıyor. Adatepe Köyü’nün denize bakan kısmı olan Zeus Altarı’nın da tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Eski Yunanların hastalıklardan kurtulmak, savaşlardan galip gelmek gibi dilekleri için tanrılara kurban sundukları yer burası. Motorumuzu giriş kısmında bıraktıktan sonra çam ağaçları arasında yaklaşık bir kilometrelik keyifli bir yürüyüş sonrası ulaşıyoruz Zeus Altarı’na. Edremit Körfezi tüm güzelliği ile ayaklarımızın altında adeta.
Zeus Altarı İlyada Destanı’nda da kendine yer buluyor. Zeus ile ilk eşi Hera’nın burada aşık olduğundan ve Zeus’un Truva Savaşı’nı burada izlediğinden bahsediyor. 15 basamaklı taş merdiven ile çıkılabilen sunakta küçük bir sarnıç da yer alıyor. Sabahın erken saatlerinde geldiğimiz için etrafımızda bizden başka hiç kimse yok, bu sayede manzaranın tadını doyasıya çıkarıyoruz ve “iyi ki gelmişiz” diyoruz.
Zeus Altarı’nın yanı başında Erdem Dede yatırı bulunuyor. Bu nedenle burayı ziyaret edenler çam ağaçlarının büyük bir kısmına bez ve kağıt mendil bağlayarak dilek dilemeyi ihmal etmiyor. Her ne kadar “ağaçlara mendil bağlanması yasaktır” yazsa da sanırım kulak asan olmamış pek.
Zeus Altarı’ndan ayrılmaya yakın yağmur çiselemeye başlıyor. Kısa süreli paniğe kapılıyoruz çünkü hem yanımızda şemsiye yok hem de motorlayız 🙂 Şiddetlenirse ne yaparız diye kafamızda planlar yaparken iyiden iyide yağmur bastırmaya başlıyor ve biz ormanın içinde bir anda kendimizi koşarken buluyoruz. Daha rotamızda Zeytinyağı Müzesi ve Yeşilyurt Köyü var, bu nedenle yağmurun durmasını bekleyeceğimiz bir yer bulmamız lazım derken az ileride Tan Yeri Kahvaltı tabelasını görüp mola veriyoruz. Birer Türk kahvesi eşliğinde yağmurun melodisine kaptırıyoruz kendimizi. Yağmur sonrası etrafa yayılan toprak kokusunu ise nasıl özlemişim… Yağmur bir saate yakın devam ettikten sonra durur gibi oluyor ve biz hesabı ödeyip Adatepe Zeytinyağı Müzesi’ne doğru devam ediyoruz.
Sabunhane Binasından Müzeye: Adatepe Zeytinyağı Müzesi
Yeşilyurt ile Adatepe Köyü arasında, Küçükkuyu beldesinde yer alan Adatepe Zeytinyağı Müzesi gezimizin üçüncü durağı. Burası Türkiye’nin ilk ve tek zeytinyağı müzesi olma özelliğine sahip. En çok da bu nedenle gelip görmek istedim. Tarihi sabunhanenin restore edilip böylesine güzel bir konsept ile ziyaretçilere sunulması fikrine bayıldım! Adatepe Zeytinyağı Müzesi zeytinyağı üretiminde kullanılan araç-gereçlerin tek tek toplanıp bir araya getirilmesi ile 2001 yılında faaliyete geçirilmiş. Müzede dört bin yıllık ayak teknelerinden tutun, taş değirmenlere ve makaralı preslere kadar bütün eski yöntemler mevcut. Bir anda zeytinyağının sofralarımıza nasıl geldiğine dair keyifli bir yolculuğun içerisinde buluyoruz kendimizi. Müze iki katlı ve giriş ücretsiz.
Adatepe Zeytinyağı Müzesi’nin yanında ise satış mağazası yer alıyor. Çeşit çeşit zeytin ve zeytinyağlarının arasında tercihimi zeytin yaprağı çayı, zeytinyağlı el sabunu ve vücut kreminden yana kullanıyorum. Fiyatlar ortalamanın biraz üzerinde olsa da hem kendiniz hem de sevdikleriniz için doğal ürünler bulabilirsiniz.
Kendi Halinde Bir Güzel: Yeşilyurt Köyü
Yeşilyurt Köyü ile Adatepe Köyü arası sadece sekiz kilometre. Kazdağları gezimizin son durağı olan Yeşilyurt Köyü’ne beş dakikalık bir yolculuk sonrası ulaşıyoruz. Yeşilyurt, Adatepe’ye göre daha küçük bir köy. Eski ismi Büyük Çetmi olan Yeşilyurt da bir dönemler Rum nüfus çoğunluktayken günümüzde büyük şehirlerden kaçanların kafa dinlemek için kaçtığı bir köye dönüşmüş durumda. Taş evler arasında ilerlerken evlerin büyük bir kısmında “satılık” ilanı dikkatimizi çekiyor.
Köylülerin özenle yetiştirdikleri zeytinler tezgahları süslerken, zeytinyağı, ev reçelleri, turşu, domates salçası, bal, peynir ve şifalı otlar Yeşilyurt’tan eli boş dönmek istemeyenler için alışveriş seçenekleri arasında. Dolabınızı süsleyecek magnetlerle birlikte rengarenk ev objeleri satın alabileceğiniz bir dükkan da köyde mevcut.
Köy meydanından başlayıp taş evler arasında ilerlerken Adatepe’de olduğu gibi burada da kendimizi adeta masal diyarında gibi hissediyoruz. Köy kahvaltısı için otantik mekanların yanı sıra gözlemeden ızgara ete kadar zengin yemek seçeneğinin yer aldığı köy kahvesi de mide ziyafeti yaşamak isteyenler için lezzet durakları arasında.
Yeşilyurt Köyü’nün öne çıkan butik otelleri arasında yer alan Maciri Kasrı ile birlikte Erguvanlı Ev, Çetmihan ve İda Taş Konak buranın huzuru uzatmak isteyenleri bekliyor. Adatepe de Yeşilyurt’da çok keyifli yerler, eğer hala keşfetmediyseniz mutlaka yolunuzu düşürün derim.
Adatepe Köyü, Zeus Altarı, Zeytinyağı Müzesi ve Yeşilyurt ile birlikte unutulmaz bir Kazdağları gezisi yapma fırsatı bulduk. Günübirlik geldiğimiz için Kazdağları Milli Parkı ile birlikte Tahtakuşlar Köyü’ne maalesef uğrayamadık. Fırsatınız varsa buraları da listenize ekleyebilir, kapsamlı bir Kazdağları turu yapabilirsiniz.
Adatepe Köyü’ne Nasıl Gidilir?
Çanakkale’nin Ayvacık ilçesi Küçükkuyu kasabasına beş kilometre uzaklıkta bulunan Adatepe’ye hem karayolu hem de havayolu ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Eğer İstanbul’dan gelmeyi düşünüyorsanız Yenikapı-Bandırma feribotuna binerek üç saatlik keyifli bir deniz yolculuğu sonrası Bandırma, Gönen, Edremit, Akçay yolunu takip ederek Adatepe’ye üç saatlik araba yolculuğu ile ulaşım sağlayabilirsiniz. Küçükkuyu’ya yaz aylarında İstanbul ve Ankara’dan şehirlerarası otobüs seferleri de düzenleniyor. Küçükkuyu’dan minibüsler ile de Adatepe’ye gelebilirsiniz. Giderken dönüş saatlerine de bakın, mevsime göre değişiklik gösterebiliyor. Küçükkuyu’dan Adatepe’ye gitmek için taksilerle de anlaşabilirsiniz.
Havayolu ile gelmek isterseniz Adatepe’ye en yakın havalimanı olan Balıkesir Koca Seyit Havalimanı’na İstanbul ve Ankara’dan direkt uçuş bulunuyor. Bir saatlik uçak yolculuğu sonrası Edremit’e yolcu servisi ile ulaşabilir, buradan dilerseniz araç kiralayarak 1.5 saatte Adatepe’ye gelebilirsiniz. Adatepe ile Yeşilyurt arası ise on beş dakika uzaklıkta.
Eğer siz de bizim gibi hazır Assos’tayken Adatepe ve Yeşilyurt köylerine de uğramalıyım derseniz sahil yolundan bir yanınızda deniz bir yanınızda orman manzarası eşliğinde Küçükkuyu’ya ulaşabilir, oradan on dakikalık bir yolculuk ile köyleri gezebilirsiniz.
Assos gezilecek yerler, Çanakkale gezilecek yerler ve Bozcaada gezi rehberi yazılarıma da göz atabilirsiniz.
*Seyahatlerimle ilgili daha fazla fotoğraf için beni seyahatimgeldi instagram hesabımdan da takip edebilirsiniz.
*Yazı veya konuyla ilgili kafanıza takılan bir şey mi var? Düşüncelerinizi yorumlara yazarsanız çok sevinirim:)
geze geze geldik Akçay’a kadar geldik Şimdi bahsettiğiniz yerlere gidiyorum sade ve öz anlatım için teşekkür ederim
Keyifli geziler diliyorum:)
Haftaya Kazdağları’na gideceğim sayenizde bu köyleri buldum. Fotoğraflardan böyle etkileyiciyse kim bilir o taş evlerin arasında dolaşmak nasıl olacak merak ediyorum. Rehberiniz için teşekkürler.
Çok keyifli geçeceğine eminim:) tadını çıkarın, iyi seyahatler!
Daha okumaya başlamadan bile ruhum kazdağlarına gitti desem! Fotoğraflar gerçekten de muazzam. Yazı da sanki ben oralarda yürüyormuşçasına akışkan ve naif. Emeğine sağlık, şahane bir yazı olmuş. Bir an önce Kazdağlarına gitmem lazım! (((:
Güzel düşünceleriniz için çok teşekkür ederim :))