van gogh muzesi amsterdam

Amsterdam Van Gogh Müzesi Rehberi: Ziyaret Etmeden Bilmeniz Gereken Her Şey

Son güncelleme:

Amsterdam; özgün mimarisi, kanalları, günün her saati hareketli sokaklarıyla Avrupa’nın en fazla ziyaret edilen şehirlerinden biri. Benim gibi Van Gogh tutkunları içinse Amsterdam’a ayrı bir parantez açmak gerekiyor çünkü sanat tarihine adını altın harflerle yazdırmış bu dehanın iç dünyasına açılan en geniş pencere -tam da burada- Amsterdam’da yer alıyor.

Van Gogh Müzesi yalnızca sanatla ilgilenenlerin değil, duygulara dokunan hikâyelere meraklı olan herkesin mutlaka görmesi gereken bir yer. Çünkü Van Gogh’un eserleri sadece renklerden ibaret değil; yalnızlık, tutku, umut ve zaman zaman umutsuzlukla yoğrulmuş bir içsel yolculuğun tuvale yansıması adeta. Onun dünyasına birkaç saatliğine de olsa konuk olmak, hem sanat hem de insan ruhu hakkında çok şey düşündürüyor.

2022 yılındaki Paris seyahatimde Orsay Müzesi’ne gitmiş, Van Gogh’un eserleriyle ilk kez orada tanışma fırsatı bulmuştum. Ünlü ressamın 27 eseri Orsay Müzesi’de sergilenirken Amsterdam’daki Van Gogh Müzesi’nde 200’ü aşkın yağlı boya tablosu, 500’den fazla kara kalem çizimi ve onlarca mektubu yer alıyor. En büyük “iyi ki”lerimden biri Vincent’ın tablolarını yakından inceleyebilmek, onun yüzlerce eserini canlı görebilmiş olmak. Benim için tarifsiz bir deneyimdi. Eğer siz de Amsterdam seyahati planlıyorsanız Van Gogh Müzesi’ni gezilecek yerler listenizin üst sıralarına eklemenizi öneririm. Gelin birlikte hem Vincent’ı hem müzeyi biraz daha yakından tanıyalım. 

svg%3E

Vincent Van Gogh Kimdir?

Vincent van Gogh, 19. yüzyılın en etkileyici ve trajik sanatçılarından biri. 1853 yılında Hollanda’nın küçük bir kasabası olan Zundert’te dünyaya geldi. Sanat hayatına geç başlamasına rağmen kısa ömrüne 900’den fazla tablo ve binin üzerinde çizim sığdırdı. Van Gogh’un eserleri, empresyonizm ve dışavurumculuk arasında köprü kurarak modern sanatın öncülerinden biri olmasını sağladı.

Hayatı boyunca maddi zorluklar, ruhsal sıkıntılar ve yalnızlıkla mücadele etmesi O’nu sevenleri en fazla etkileyen şeylerden biri belki de… Eğer ilginiz varsa ve henüz okumadıysanız Vincent’ın kardeşi Theo ile yazışmalarını derleyen “Theo’ya Mektuplar” kitabını okumanızı ve 2017 yılı yapımı “Loving Vincent” filmini izlemenizi öneririm. Vincent’ın mektupları bugün O’nun sadece bir ressam değil aynı zamanda düşünür ve duygusal bir figür olarak da anlaşılmasına yardımcı olması bakımından pek kıymetli. Yaşarken sadece tek bir eserini satabilen Van Gogh 37 yaşında hayatına kendi elleriyle son verdiğinde, ardında sanat tarihini sonsuza dek değiştirecek bir miras bıraktı.

Van Gogh Müzesi Nerede & Nasıl Gidilir?

Van Gogh Müzesi, Amsterdam’ın ünlü Museumplein bölgesinde yer alıyor. Rijksmuseum,  Stedelijk Müzesi, Moco Müzesi’nin de içinde yer aldığı Museumplein bölgesi müzelere ayrılmış geniş bir alan.  Van Gogh Müzesi’ne ulaşmak oldukça kolay. Amsterdam merkez istasyonundan 2, 3 ve 5 numaralı tramvay ile Museumplein bölgesine yaklaşık 15 dakikada gidebilirsiniz. Damrak’tan 30-35 dakikalık keyifli bir yürüyüşle de müzeye ulaşmanız mümkün. 

Powered by GetYourGuide

Van Gogh Müzesi Giriş Ücreti 2025

Van Gogh Müzesi için internet sitesinden online bilet almanız gerekiyor, biletler sadece internette satılıyor. Özellikle yaz aylarında veya hafta sonlarında yoğun ilgi gördüğü için biletinizi mutlaka birkaç hafta öncesinden almanızı öneririm. Müzeye giriş için gitmek istediğiniz saat dilimini seçip o saatte giriş yapıyorsunuz. Size önerim daha rahat gezebilmek ve eserleri rahat inceleyebilmek için sabah 9.00’da gitmeniz. Öğlene doğru turlar geliyor, içerisi çok kalabalık olabileceğinden eserleri görmek için kuyruk beklemeniz olası. 

Van Gogh Müzesi giriş ücreti 24 euro, 18 yaş altındakiler müzeyi ücretsiz ziyaret edebiliyor. Uluslararası öğrenci kimliği olanlar için giriş ücreti ise 11 euro. (sadece Pazartesi-Cuma arası geçerli) Iamsterdam Şehir Kartı ne yazık ki müzede geçerli değil. Müze içinde büyük çantalarla gezmek yasak. Sırt çantanızı girişteki vestiyere bırakmanız gerekiyor. Flaşsız fotoğraf çekimine izin veriliyor ancak içeride video çekiminin kesinlikle yasak olduğunu hatırlatmak isterim. 

Van Gogh Müzesi Ziyaret Saatleri:

Van Gogh Müzesi haftanın her günü 09.00-18.00 saatleri arasında ziyarete açık. (Kış döneminde belirli tarihlerde kapanış saati 17.00) Cuma günleri 09.00’dan akşam 21.00’e kadar ziyaret edilebiliyor, eğer seyahatiniz cumaya denk gelirse akşamı değerlendirmek için tercih edebilirsiniz. 

Van Gogh Müzesi Gezi Planı & Eserler

Van Gogh Müzesi sadece Amsterdam’ın değil Avrupa’nın en fazla ziyaret edilen müzelerinden biri. Yılda 2.2 milyon ziyaretçiyi ağırlayan müze dünyanın en geniş Van Gogh resim koleksiyonuna ev sahipliği yapıyor.  Dört kata yayılan müzede sadece Van Gogh’un değil Monet, Gauguin, Pissarro gibi dünyaca ünlü ressamların da tablolarını görebilirsiniz. Zemin kattan dördüncü kata uzanan devasa duvarlarda Van Gogh’un ünlü eserlerinin projeksiyonla yansıtılması da bence müzeye fazlasıyla estetik bir dokunuş katmış. 

Müzenin birinci katında Van Gogh’un erken dönem çalışmaları ve portreleri sizi karşılıyor. Van Gogh, 27 yaşına kadar sanatla profesyonel anlamda ilgilenmemişti. 1880’de, Belçika’nın Borinage bölgesinde yaşadığı içsel buhran sonrası resim yapmaya karar verir ve bu karar hayatının en radikal dönüm noktasıdır. Kısa sürede resme kendini adayarak sadece 10 yıl gibi kısa bir sürede 900’ü aşkın tablo ve yüzlerce çizim üretmesi de takdire şayan. 

svg%3E
Vincent Van Gogh – Patates Yiyenler – 1885

27 yaşından sonra çoğunlukla diğer sanatçıların sanatını inceleyerek resim yapmanın temellerini öğrenmek için çalışmaya başlayan Van Gogh Jean-Francois Millet ve Jules Breton gibi kırsal kesimdeki köylü yaşamını resmeden 19. yüzyıl Fransız ressamlarının büyük hayranıydı. Bu hayranlığın en önemli meyvesini müzenin ilk katında sergilenen Patates Yiyenler tablosunda yoğun bir şekilde görmek mümkün. Bu eser Van Gogh’un erken dönem çalışmaları arasında en ünlülerinden biri. 

1886-1889 arasındaki Paris ve Arles dönemi Van Gogh’un empresyonist ressamlarla tanışıp renk paletinin tamamen canlı renklere yöneldiği, en üretken olduğu dönem. Bu dönemdeki eserlerini incelediğinizde sarı rengi çok fazla kullandığı dikkatinizi mutlaka çekecektir.

svg%3E
Vincent Van Gogh – Yatak Odası – 1888

Özellikle Arles döneminde “Ayçiçekleri”, “Sarı Ev” ve “Yatak Odası” gibi eserlerinde sarı tonları yoğun şekilde göze çarpıyor. Van Gogh için sarı renk sıcaklık, ışık ve yaşam enerjisiyle ilişkilidir. Yalnızlık ve ruhsal gelgitler yaşadığı dönemlerde bile sarı, onun için umut ışığı olmuştur. Kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplarda da güneşi ve sarının iç açıcı etkisinden sıkça bahseder.

Van Gogh’un en tanınmış eserlerinden biri olan “Ayçiçekleri” tablosuna ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Neşe ve hüznü tek bir çiçek üzerinden bu denli iyi anlatabilecek başka biri olduğunu sanmıyorum. Tabloda görülen ayçiçekleri sarının en güzel tonları ile ilk bakışta neşe dolu ama tablonun altına indiğinizde beklenmedik bir hüzün taşıyor. Van Gogh bu tabloyu Arles’te, misafir olarak geleceğini umduğu Paul Gauguin için hazırlar. Sarı, onun için sıcaklık ve dostluğun rengidir ama aynı zamanda yalnızlığının da.

Tablonun en dikkat çekici yanı çiçeklerin klasik anlamda güzel olmaması. Bazıları solmuş, bazıları ayakta durmakta zorlanıyor. Ama işte bu kusurlar, eseri değerli kılıyor. Tıpkı Van Gogh gibi içten, kırılgan ve gerçek. Ayçiçeklerinin her bir yaprağında onun ruhsal gelgitlerini görmek mümkün. Van Gogh için bu tablo sadece çiçek değil, bir tür otoportreydi belki de. Kendi ışığını arayan ama zaman zaman solan bir varlık gibi… 

Van Gogh’un sanatsal gelişiminde Japon sanatının çok özel bir yeri vardır. Özellikle 1886 yılında Paris’e taşındıktan sonra Japon ukiyo-e (ahşap baskı) tarzındaki eserlerle tanışmış, bu eserlerin düz renk alanları, net hatları, asimetrik kompozisyonları ve doğayla kurduğu ilişki Van Gogh’u derinden etkilemiştir. “Çiçek Açan Badem Ağacı” gibi doğa temalı eserlerinde Japon sanatçıların etkisini açıkça görmek mümkündür. Hatta bazı resimleri doğrudan Japon baskılarını kopyalayarak yaptığı bilinir. Kardeşi Theo’ya yazdığı mektuplarda defalarca Japon sanatıyla ilgili hayranlığını dile getirmiş, Japon sanatçıları “gerçek ressamlar” olarak nitelemiştir.

svg%3E
Vincent van Gogh, Letter from Vincent van Gogh to Theo van Gogh with sketch of The Potato Eaters, Nuenen, 9 April 1885, pen and ink on paper, 20.7 x 26.4 cm, Van Gogh Museum, Amsterdam (Vincent van Gogh Foundation) Letter 492.

Müzenin üst katındaki “Mektuplar” salonu da hayli ilgi çekici. Müzenin belki de en sessiz ama en çok şey anlatan bölümlerinden biri. Van Gogh’un kardeşi Theo başta olmak üzere yakın çevresine yazdığı mektuplar, duvar panolarına büyük puntolarla işlenmiş. Hatta bazı mektuplarını telefon ahizesini kulağınıza tutup Vincent’ın seslendirmesiyle dinliyorsunuz ki bence müzenin en interaktif özelliklerinden biri olmuş. Vincent’ın mektuplarında onun hem sanata hem de hayata dair düşüncelerine tanıklık etmeniz mümkün. “Sanat benim için bir çıkış yolu” diye yazmıştı birinde. Bir başka mektubunda ise “Kendimi ifade edebilmenin tek yolu renklerle konuşmak” diyordu.

Van Gogh Müzesi’ni ziyaret ettikten sonra ister müze içinde ister müze dışındaki hediyelik eşya mağazasını da mutlaka gezmenizi öneririm. Magnetten kaleme, legodan yastık kılıfına, defterden çantaya öyle çok seçenek var ki hangisine bakacağınızı şaşırabilirsiniz. Ben hatıra kalması için çanta ve magnet aldım. Umarım siz de Van Gogh Müzesi’nde en az benimki kadar keyifli vakit geçirirsiniz. Benim için unutulmaz bir deneyimdi, kim bilir belki “Yıldızlı Gece” tablosu için MOMA’da buluşuruz, Vincent? 

0 0 votes
Yazımı nasıl buldunuz?

Zeen Social Icons

Daha Fazla İçerik
bursayayakngezilecekyerler
Bursa’ya Yakın Gezilecek Yerler
0
Yazım hakkında merak ettiklerin varsa, hemen yorumla!x