Beykoz koyleri gezisi on gorsel

Günübirlik Beykoz Köyleri Gezisi

Beykoz köyleri İstanbul’da hasret kaldığımız bol yeşillik içerisinde doğa hayatının sürdüğü nadir yerleşimlerden. Bayramda İstanbul’da olmayı fırsata çevirerek uzun zamandır listemizde olan Beykoz köylerini gezmek için yola çıktık. Sabah Öğümce’den başlayıp Poyrazköy’de güneşi batırarak gezimizi bitirdik. O kadar keyif aldık ki, İstanbul’un içinde ama bir o kadar uzakta hissetmek gibisi yok. Siz de İstanbul’a yakın gezilecek yerler için farklı bir alternatif arıyorsanız günübirlik Beykoz köyleri gezisi ile ilgili detayları paylaşmak istiyorum. 

Beykoz Köyleri Gezi Rehberi

Beykoz oldukça geniş bir ilçe, 19 tane köyü var. Biz gezimizi Öğümce, Göllü, Bozhane, Paşamandıra, Riva, Anadolufeneri ve Poyrazköy olarak planladık. Polonezköy’ü daha önce gördüğümüz için bu sefer listemize eklemedik. Eğer henüz gitmediyseniz Polonezköy’ü de mutlaka görmenizi öneririm. İyi bir planlamayla yukarıda sıraladığım tüm köyleri aynı gün görmeniz mümkün. Zaten hepsi birbirine çok yakın konumda.

Peki, Beykoz köylerinde neler yapabilirsiniz? Bol bol temiz hava alabilir, birbirinden güzel doğa fotoğrafları çekebilir, yürüyüş turuna çıkabilirsiniz. Köylerin pek çoğunda kahvaltı yapabileceğiniz ya da et-balık yiyebileceğiniz dere kenarı restoranları bulunuyor. Sakin ve huzurlu bir gün geçirmek pek ala mümkün, ama lütfen buralara geldiğimizde çöplerimizi etrafa bırakmayalım ve doğaya zarar verebilecek her türlü davranıştan uzak duralım.

1- Öğümce Köyü

Beykoz köyleri gezimizin ilk durağı Öğümce. Yeşillikler içerisindeki yollardan geçerken “Burası İstanbul mu?” diye sorgulamaktan alamıyoruz kendimizi. Sık ormanların arasından geçerek ulaştığımız Öğümce Beykoz’un en ünlü köylerinden biri. Ünlü diyorum çünkü sık sık dizi ve film setlerine ev sahipliği yapıyor. Bir Başkadır dizisi ile birlikte ziyaretçi sayısında da epey artış olmuş Öğümce’nin. 

Polonezköy, Göllü ve Bozhane köyleri ile komşu olan Öğümce’nin 600 yıllık geçmişi var. Köy içini gezerken tarihi evlerle karşılaşmak mümkün. Çayağzı Deresi olarak da bilinen Riva Deresi ile Göllü ve Bozhane’den ayrılıyor Öğümce. Etraf çok sessiz, duyabildiğimiz tek ses kuş ve horoz sesleri. 

svg%3E

Öğümce’de madalyonun görünmeyen bir yüzü de var maalesef. Riva Deresi’nde kirlilik her geçen gün arttığı için köylüler bu konuda epey dertli. Çay içmek için kısa bir mola verdiğimiz köy kahvesinde Öğümce sakinleri ile sohbet etme fırsatı bulduk. Artan balık ölümleri ve kötü koku yüzünden bir an önce önlem alınması gerektiğini söylüyorlar. 

Öğümce’ye geldiğinizde Cam Ocağı Vakfı uğrayabileceğiniz adresler arasında. Burası Türkiye’nin en büyük cam ve sanat merkezi olarak biliniyor. Doğa ve sanatın iç içe geçtiği Cam Ocağı Vakfı’nda hem günübirlik hem de dönemsel atölye çalışmaları düzenleniyor. İçeride alışveriş yapabileceğiniz bir mağazası da var. Giriş ücretli.

2- Göllü

Beykoz köyleri listemizde ikinci durağımız Göllü. Öğümce ile karşılıklı konumlanan Göllü köyü de yeşillikler içerisinde, sakin ve huzurlu bir köy. Yakın zamana kadar Göllü Barajı’na gidilebiliyor, hatta kamp bile yapılabiliyormuş. Ama bizim gittiğimizde barajın artık kapalı olduğunu söylediler. Biz de Göllü iskelede fotoğraf çekip etrafta yürüyüşe çıktık.

Göllü’yü gezerken çok sayıda çiftlik evi olması dikkatimizi çekti. Binicilik merkezlerinin de yer aldığı Göllü’de çocuklu aileler keyifli bir gün geçirebilir. 

svg%3E

3- Bozhane

Riva Deresi kenarındaki köylerden bir diğeri Bozhane. Köyün geçmişinin 16. yüzyıla uzandığı ve Türkmen aşiretlerinden Bozhanlı Türkleri tarafından kurulduğu söyleniyor. Öğümce, Göllü ve Bozhane birbirlerine sadece birkaç dakikalık uzaklıkta. Geldiğinizde üç köyü de bir arada görmenizi öneririm. 

svg%3E

4- İstanbul Köyleri: Paşamandıra

Öğümce’den Riva’ya doğru ilerlediğiniz zaman yeşile doyabileceğiniz diğer bir köy karşınıza çıkıyor; Paşamandıra. Dere kenarında kahvaltı yapabileceğiniz işletmeler mevcut. Dilerseniz deniz bisikletine binerek derede gezintiye çıkabilir, şehrin gürültüsünden uzak keyifli birkaç saat geçirebilirsiniz.

svg%3E

5- Riva

Beykoz turu kapsamında listemizde bulunan yerlerden biri de Riva. İstanbul’un Karadeniz kıyısında yer alan Riva yaz aylarında denize girmek isteyenlerin adeta akınına uğruyor. Riva Plajı ile birlikte Elmasburnu Plajı en fazla tercih edilen plajlar arasında yer alırken deniz çoğunlukla dalgalı ve maalesef temiz değil. Her iki plaja da giriş ücretli. 

svg%3E

Riva Plajı’nın yan tarafında Riva Kalesi’ni görebilirsiniz. Riva Deresi’nin Karadeniz ile buluştuğu tepede yer alan Riva Kalesi Cenevizliler tarafından inşa edilmiş. Kaleden Riva Plajı’nı ve Karadeniz’in hırçın dalgalarını seyretmek mümkün. Biz de kısa bir manzara molasının ardından karnımızı doyurmak için restoran arayışına girdik. Bildiğiniz üzere Riva balık restoranlarıyla ünlü. Bizim de Riva Deresi kenarındaki Riva Marina Balık dikkatimizi çekti. Madem Riva’ya geldik, balık ve meze yemeden dönmek olmaz dedik.

svg%3E

Çipura ile birlikte sıcak ot kavurması, kabak çiçeği dolması, yoğurtlu, elmalı, chia tohumlu meze ve salata söyledik. Hem balık hem de mezeler çok lezzetliydi. Yemek sonrası çay ve kahve de ikram ettiler, dört kişi 420 TL hesap ödedik. Ortam çok keyifli olsa da güneşi Anadolufeneri’nde batırmak istediğimiz için tekrar yola koyulduk.

svg%3E

6- Anadolu Feneri

Rumeli Feneri ile birlikte İstanbul’da yer alan bir diğer fener Anadolu Feneri. Çakaltepe ve Kabakoz koylarının arasında, İstanbul Boğazı’nın Karadeniz ile birleştiği noktada bulunuyor Anadolu Feneri. Burası aynı zamanda Beykoz’un şirin bir köyü. Köye ismini veren Anadolu Feneri 1834 yılında Kırım Savaşı sırasında Fransız ve İngiliz gemilerinin Boğaz’ın ve Karadeniz’in girişlerini rahatlıkla görebilmeleri amacıyla inşa edilmiş. 

Anadolu Feneri’ne bu seferki ziyaretimiz bayrama denk geldiği için kapalıydı, ama daha önce geldiğimde fenere çıkma fırsatı bulmuştum. Fenerin yan tarafında Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü gören bir fotoğraf noktası daha var. Buradan güneşin batışını izleyebilirsiniz. Anadolu Feneri köyünde çok sayıda kahvaltı yapabileceğiniz ya da balık yiyebileceğiniz mekanların bulunduğunu da hatırlatmak isterim. 

svg%3E

7- Poyrazköy

Hava kararmaya yakınken ziyaret edebildik Poyrazköy’ü. Tam karşısında Garipçe köyü bulunan Poyrazköy İstanbul’un az bilinen köylerinden biri. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne hakim bir konumda. Küçük bir de sahili var Poyrazköy’ün. Yaz aylarında buradan denize girmek mümkün. 

svg%3E

Poyrazköy’ün sahil kenarında sıralanmış çay bahçeleri ve restoranlarında keyifle vakit geçirebilirsiniz. Dilerseniz kamp sandalyelerinizi ve yiyecek içeceğinizi alıp deniz kenarında oturabilirsiniz. Özellikle akşam saatlerinde köprünün ışıkları yanınca manzara daha da güzelleşiyor. 

Sabah saatlerinde Öğümce’den başladığımız Beykoz köyleri gezimiz akşam Poyrazköy’de son buldu. Dönüş yoluna geçtiğimizde İstanbul’un gürültüsünden ve karmaşasından bir gün de olsa uzaklaşmanın ne kadar iyi geldiği konusunda hemfikirdik. 

Beykoz köyleri ile ilgili daha detaylı bilgileri Instagram @seyahatimgeldi hesabımda bulabilir, yurt içi ve yurt dışı gezi önerileri için beni takip edebilirsiniz.

0 0 votes
Yazımı nasıl buldunuz?

Zeen Social Icons

Daha Fazla İçerik
lyon ulaşım rehberi
Lyon Ulaşım Rehberi
0
Yazım hakkında merak ettiklerin varsa, hemen yorumla!x